Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
Bir pound bir ağırlık birimidir.
- A pound is a unit of weight.
Tuz ağırlıkla satılmaktadır.
- Salt is sold by weight.
Nesnelerin ağırlığının sebebi yer çekimidir.
- Gravity causes objects to have weight.
O kilo vermede zorluk çekiyor.
- He is having a hard time losing weight.
Tom'un diyeti kilo kaybıyla sonuçlandı.
- Tom's diet resulted in weight loss.
Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
- She is on a diet for fear that she will put on weight.
Onun ağırlığı 50 kilograma yükseldi.
- Her weight increased to 50 kilograms.
Bu kutuya çok fala ağırlık yüklersen patlar.
- If you load too much weight in this box, it's going to blow up.
Tuz ağırlıkla satılmaktadır.
- Salt is sold by weight.
Bütün bu kitaplar bir gün ağırlıkları değerinde olacaklardır.
- All these books will be worth their weight in gold someday.
Bütün bu kitaplar bir gün ağırlıkları değerinde olacaklardır.
- All these books will be worth their weight in gold someday.
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
Tom bir halterci gibi görünüyordu.
- Tom looked like a weight lifter.
Tom bir halterciye benzemiyor.
- Tom doesn't look like a weight lifter.
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
Onun fikirleri önemlidir.
- His opinions carry weight.
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
- Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
Bu kutuya çok fala ağırlık yüklersen patlar.
- If you load too much weight in this box, it's going to blow up.
The astronaut hung weightlessly in the capsule.
You surely are a man of some weight around here, I said.