Tom, Mary ile bir hafta sonu daha geçirmek zorunda kalmaktan ödü patladı.
- Tom dreaded having to spend another weekend with Mary.
Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.
- Jane spent a very flat weekend.
Tom bu haftasonu bir doğum günü partisi veriyor.
- Tom is having a birthday bash this weekend.
Sadece ona haftasonunda ne yaptığı ile ilgili birkaç soru sormak istiyoruz.
- We just want to ask him a few questions about what he did last weekend.
Bu hafta sonu bir araba almak zorundayım.
- I have to buy a car this weekend.
Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
- In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
I'm wearing my weekend shoes.
a weekend break.