الإنجليزية - التركية
تعريف weak; faint; suggesting unhappiness; as, a sickly smile في الإنجليزية التركية القاموس.
- sickly
- {s} sağlıksız
- sickly
- bayıltıcı
- sickly
- marazlı
- sickly
- soluk
- sickly
- hastalık yapan
- sickly
- gönül bulandırıcı
- sickly
- {s} hastalıklı
Tom hastalıklı bir çocuktu ve ana babası tarafından şımartılmıştı.
-Tom was a sickly child and was mollycoddled by his parents.
Hastalıklı erkek kardeşime bakmaktan dolayı bir doktor olma arzum arttı.
-My desire to become a doctor grew out of looking after my sickly brother.
- sickly
- (sıfat) sağlıksız, hastalık yapan, hastalıklı, hastalık derecesinde, hastaca, mide bulandırıcı, iç bayıltıcı, soluk, cılız, iğrenç
- sickly
- daima keyifsiz
- sickly
- {s} hastalık derecesinde
- sickly
- hastalık getiren
- sickly
- {s} cılız
- sickly
- sicklinesshastalıklı
- sickly
- {s} solgun ve nahoş (renk/tebessüm)
- sickly
- {s} mide bulandırıcı
- sickly
- marazi
- sickly
- {s} iç bayıltıcı
- sickly
- hasta mizaçlı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف weak; faint; suggesting unhappiness; as, a sickly smile في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- sickly
weak; faint; suggesting unhappiness; as, a sickly smile
الواصلة
weak; faint; suggesting unhappiness; as, a sick·ly smileالنطق
Resimler
المفضلات