Tom aranan bir sabıkalı.
- Tom is a wanted criminal.
En çok aranan oyuncakları bu mağazada bulacaksın.
- You'll find the most wanted toys in this store.
Tom gerekli hissetmek istiyordu.
- Tom wanted to feel needed.
Ben gerekli hissetmiyorum.
- I didn't feel wanted.
Bunun olmasını istedin, değil mi?
- You wanted this to happen, didn't you?
Sen hiç yorum yapmak istedin mi, fakat onu yanlışlıkla bir çeviri olarak postaladın mı?
- Have you ever wanted to make a comment, but posted it as a translation by mistake?
Eğer benim yapmamı istiyorsan, senin çocuklarına bakmaya istekliyim.
- I'm willing to take care of your children, if you want me to.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Bir adam kral olmak istediğine karar verir; çok geçmeden bu arzunun sonucu olarak binlerce insan ölür.
- A man decides he wants to be king; thousands of people die shortly thereafter as a result of this desire.
Tom, beni arzu ettiğim şeyi yapmaktan alıkoydu.
- Tom stopped me from doing what I wanted to do.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
Siz istemiyorsanız onun tavsiyesini almanıza gerek yok.
- It is not necessary for you to take his advice if you don't want to.
Gitmek istemiyorsan, gitmene gerek yok.
- If you don't want to go, you don't need to.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
İsteklerinizi ihtiyaçlarınızdan ayırın.
- Separate your wants from your needs.
Müşterilerimizin istek ve gereksinimlerini karşılamayı amaçlıyoruz.
- We aim to satisfy our customers' wants and needs.
İsteklerinizi ihtiyaçlarınızdan ayırın.
- Separate your wants from your needs.
İhtiyaç duyduğun yardımı almanı istiyorum.
- I want you to get the help that you need.
İsteklerinizi ihtiyaçlarınızdan ayırın.
- Separate your wants from your needs.
Sana herhangi bir sıkıntı vermek istemiyorum.
- I don't want to cause you any trouble.
Size bir sıkıntı vermek istemiyoruz.
- We don't want to cause you any trouble.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Kalmak istemek yanlış mı?
- Is it wrong to want to stay?
And all for the want of a horseshoe nail.
What do you want to eat?.
he that hath skill to be a pilot wants a ship; and he that could govern a commonwealth wants means to exercise his worth, hath not a poor office to manage.
There was something wanting in the play.
The mowing-machine always wanted oiling. Barnet turned it under Jacob's window, and it creaked—creaked, and rattled across the lawn and creaked again.
... And what's the point that you really wanted to make here, ...
... >>> I thought I had to dress up because I definitely wanted ...