Bu silahın nasıl kullanılacağını bilir.
- Er weiß, wie man diese Waffe verwendet.
Bu silahın nasıl kullanılacağını biliyor.
- Er weiß, wie man diese Waffe verwendet.
Bu tabanca ile hedefe nişan al.
- Aim at the target with this gun.
Bu gibi durumlarda, bir tabanca kullanışlı gelebilir.
- In situations like these, a gun might come in handy.
Tom hastaneden serbest bırakıldı, ama ateşli silah yarası hâlâ iyileşiyordu.
- Tom had been released from the hospital, but he was still recovering from the gunshot wound.
Tom bir ateşli silah yarasından şiddetli kanama geçiriyordu.
- Tom was bleeding heavily from a gunshot wound.
Mafya babası makineli tüfek ateşi yağmurunda öldürüldü.
- The mafia boss was killed in a hail of machine gun fire.
Bir insanı bir havalı tüfekle öldürebilirsin.
- You can kill a man with a BB gun.
Tom silahını çekti ve Mary'ye ateş etti.
- Tom pulled out his gun and shot Mary.
Tom silahını çekti ve ateş etti.
- Tom drew his gun and shot.
Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.
- Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
Toplar bütün gece gümbürdedi.
- The guns thundered away all night.
Avcı silaha cephane koydu.
- The hunter put ammunition in the gun.
Neden ABD hükümeti insanların silah almalarına izin verdi?
- Why does the US government let people have guns?
ABD silahlı cinayet oranı diğer yoğun nüfuslu, yüksek gelirli ülkelere göre 15 kat daha yüksektir.
- The U.S. gun homicide rate is 15 times higher than other populous, high income countries.
Birbirlerini vurmak için silahlarını kullandılar.
- They used their guns to hit each other.
Moral leadership is more powerful than any weapon.
- Die moralische Führungskraft ist stärker als jede Waffe.
The only weapons I have in my home are water pistols.
- Die einzigen Waffen, die ich hier in meinem Haus habe, sind Wasserpistolen.