Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
- Tom is old enough to vote.
Oy vermek onların hakkı.
- It is their right to vote.
Şu an oy kullanmak için kayıtlı mısınız?
- Are you currently registered to vote?
Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
- Are you old enough to vote?
Bir daha asla oy kullanmamaya karar verdim.
- I've decided never to vote again.
Kazanana karar vermek için oy kullanacağız.
- We will vote to decide the winner.
Meclis otuz üç kez oylama yaptı.
- The House voted thirty-three times.
Kurultay tekrar oylama yaptı.
- The convention voted again.
Nasıl oy vereceklerine dair küçücük soru vardı.
- There was little question how they would vote.
Seçimde kime oy verdin?
- Who did you vote for in the election?
Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.
- It was clear to everyone that the vote would be close.
Kadınlara oy hakkı verildi.
- Women were given the right to vote.
Her eyaletin, sadece bir oy hakkı vardı.
- Each state had just one vote.
The depository may vote shares on behalf of investors who have not submitted instruction to the bank.
The Supreme Court upheld the principle of one person, one vote.
... the public voted on the questions that they like the best and those are the ...
... Yeah, people voted 400,000 times to pick the ...