تعريف visibility في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} görünürlük
- görülebilirlik
- görünebilirlik
- görme imkanı
- görüş sahası
- görüş netliği (derecesi)
- {i} görüş mesafesi
- (Askeri) GÖRÜŞ, RÜYET: Hava önleme kullanımında "görüş (mil cinsinden) dir. " şeklinde kullanılır
- {i} görüş uzaklığı
- {i} görünebilme
- görüş netliği
- görüş
Sınırlı görüş nedeniyle yolculuk zor olabilir.
- Due to limited visibility navigation may be difficult.
Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi.
- Visibility was severely restricted in the heavy fog.
- visible
- görünür
Saldırganlığın en görünür formları genellikle av ve avcı arasında görülür.
- The most visible forms of aggression are often seen between prey and predator.
İlkbaharın hala görünür bir işareti yoktu.
- There still weren't any visible signs of spring.
- visibility distance
- görüş mesafesi
- visibility factor
- görünürlük çarpanı
- visibility chart
- (Askeri) görüş haritası
- visibility chart
- (Askeri) GÖRÜŞ HARİTASI: Belirli bir gözetleme noktasından hangi bölgelerin görülebildiğini, hangilerinin görülemediğini gösteren harita veya fotoğraf
- visibility conditions
- görüş şartları
- visibility meter
- (Meteoroloji) görüş ölçer
- visibility range
- (Askeri) GÖRÜŞ/RÜYET MESAFESİ: Büyük ve koyu renkli bir nesnenin ufukta görülebildiği azami yatay mesafe (kilometre veya mil)
- visible
- {s} görülebilir
O yıldız çıplak gözle görülebilir.
- That star is visible to the naked eye.
İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
- The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
- visible
- gözle görülebilir
- visible
- gözle görülür
- visible
- görünürlük
- visible
- gözle görülebilen
- visible
- gözle görünen
- visible
- görülen
- flight visibility
- uçuşta görüş alanı
- horizontal visibility
- yatay göruş
- Visible
- görebilir
- high visibility
- yüksek görüş mesafesi
- (weather) visibility (in miles), amount (of clouds, in eighths), (height of clou
- (Askeri) (hava) (askeri (mil) olarak) görüş, miktar (bulut); (bulut yüksekliği) tavan (bin fit); (bulut yüksekliği) taban (bin fit)
- angle of visibility
- (Askeri) GÖRÜŞ AÇISI: Bir tayyarede bulunan pilot, rasıt veya nişancının bulunduğu vaziyette görüş açısı. Bu açı, tayyarenin kanat, kuyruk gibi satıhlardan biri tarafından kapatılmayan kısım
- ceiling and visibility unlimited
- (Askeri) tavan ve görüş açık
- emergency low visibility approach
- (Askeri) acil durum düşük görüş yaklaşımı
- flight visibility
- (Askeri) UÇUŞ GÖRÜŞ MESAFESİ: Uçuş halindeki bir uçağın pilot kabininden bariz ışıklı olmayan cisimlerin gündüz tanımlanabildiği ve bariz ışıklı cisimlerin geceleyin tanımlanabildiği vasati ufki mesafe
- ground visibility
- (Askeri) YERİN GÖRÜNEBİLİRLİĞİ: Dünyanın yüzeyi yakınında, güvenilir bir gözlemci tarafından rapor edildiği üzere, sürmekte olan yatay görünebilirlik
- joint personnel asset visibility
- (Askeri) müşterek personel malzeme görüşü
- joint total asset visibility
- (Askeri) müşterek toplam malzeme görüşü
- low visibility
- düşük görüş mesafesi
- low visibility operations
- (Askeri) DÜŞÜK GÖRÜŞ ŞARTLARINDA HAREKAT: Kapalı ve gizli harekatlarda varolan siyasi/askeri sınırlamaların gerekli veya mümkün olmadığı koşullarda yapılan hassas harekatlar; önlemler, ilgili kimselerin veya faaliyetin görünmesini sınırlamak için alınır. Bu harekatların uygulaması bu işe kalkışan gücün hareketlerini ve/veya sorumluluğunu makul bir şekilde inkar edebileceği şekilde yapılmalıdır
- oblique visibility
- (Meteoroloji) eğik rüyet
- prevailing visibility
- (Meteoroloji) hakim görüş
- radius of visibility
- (Askeri) GÖRÜŞ YARIÇAPI: Bir gözcünün belirli bir noktadan her istikametle görebileceği azami mesafe. Özellikle bir uçaktaki rasıdın görebileceği mesafe
- radius of visibility
- (Askeri) görüş yarıçapı
- runway visibility recorder
- (Askeri) pist görüş kayıt cihazı
- total asset visibility
- (Askeri) toplam varlık imkanı
- unlimited visibility
- (Havacılık) sınırsız görüş
- visible
- {s} açık, belli, gözle görülebilir
- visible
- {s} mevcut
- visible
- {s} göze çarpan
Dün kuruldan yeni bir direktif aldık. Onlar en göze çarpan projelere odaklanmamızı istiyor.
- We received a new directive from the board yesterday. They want us to focus on our most visible projects.
- visible
- {s} görünen
Renk tüm görünen şeylerin en kutsal unsurudur.
- Color is the most sacred element of all visible things.
- visible
- {s} açık
Açık havada, Estonya kıyısı Helsinki'den görülebilir.
- During clear weather, the coast of Estonia is visible from Helsinki.
- visible
- görünebilir,görünür