Bunun hakkında bir hayli düşündüm.
- I've thought about this a great deal.
Sana söyleyecek bir hayli şeyim var.
- I have a great deal to tell you.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
O süt satarak çok para yaptı.
- He made a great deal of money selling milk.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.
Tom oldukça çok seyahat eder.
- Tom travels a great deal.
They had a good deal less than we had.
They had a great deal less than we had.