Sıcaklık sadece donma noktasının üzerinde.
- The temperature is just above freezing.
Genetik modifikasyonun bir örneği balık genlerinin çilek ve domatese enjeksiyonudur, bu meyvelerin donmasını engelleyen bir süreç.
- An example of genetic modification is the injection of fish genes into strawberries and tomatoes, a process which prevents these fruits from freezing.
Tom ve Mary dondurucu gölde yüzdü.
- Tom and Mary swam in the freezing lake.
Dondurucu hava nedeniyle maç iptal edilmek zorunda kaldı.
- The match had to be called off because of the freezing weather.
Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
- A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
Neredeyse donarak ölecektik.
- We came dangerously close to freezing to death.
Burada dışarısı çok soğuk.
- It's freezing out here.
Burada hava çok soğuk.
- It's freezing in here.
Burada dışarısı çok soğuk.
- It's freezing out here.
Böyle buz gibi soğuk bir yerde ne yapıyorsun?
- What are you doing in a freezing place like this?
Suyun donma noktası nedir?
- What's the freezing point of water?
Sıcaklık sadece donma noktasının üzerinde.
- The temperature is just above freezing.
It's brass monkey weather today, isn't it?.
I arrived on a day of this last cold bone-chilling month of December.
I'm fair nithered, sat sittin' here in this bloody draught.
Blimey, it's brass monkeys out there today.
... will cease to twinkle, the universe will be so big, it'll be very cold. At that point, ...