Neredeyse boğulmuş olan adam nefes almaya başladı.
- The man who nearly drowned began to breathe.
Gözyaşlarına boğulmuş mutsuz bir kadın, hikayesini anlattı.
- The unhappy woman, drowned in tears, told her story.
Küçük kız gölde boğulmaktan neredeyse kıl payı kurtuldu.
- It was a close call when the little girl almost drowned in the lake.
Çocuk boğulmak üzereydi.
- The child came near being drowned.
Tom'un sarhoşken araba sürmekten tutuklanması beni hiç şaşırtmadı.
- It didn't surprise me at all that Tom got arrested from drunken driving.
Sarhoşken araba sürme ciddi bir sorundur.
- Drunken driving is a serious problem.
Küçük kız gölde boğulmaktan neredeyse kıl payı kurtuldu.
- It was a close call when the little girl almost drowned in the lake.
Tom okyanusta boğuldu.
- Tom drowned in the ocean.