Gökyüzünde görülen çok sayıda yıldızlar vardı.
- There were several stars to be seen in the sky.
Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz.
- What has been seen can not be unseen.
Sonuç görülmek için kalır.
- The result remains to be seen.
Tom Mary ile görülmek istemiyor.
- Tom doesn't want to be seen with Mary.
Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım.
- I turned off the TV because I had seen the movie before.
Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
- I've never seen such a wonderful sunset.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
O, evin dışına giderken görüldü.
- He was seen going out of the house.