Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
- She may have gone out to do some shopping.
O, başka bir şekilde eve gitmiş olabilir.
- He may have gone home by another way.
Tüm kitaplarım kayıp.
- All my books are gone.
Bavulumun kayıp olduğunu bulmak için uyandım.
- I awoke to find my suitcase gone.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
- I found my bicycle gone.
Ertesi sabah o ölmüştü.
- The next morning, he was gone.
Tom'un gerçekten ölmüş olacağına inanamıyorum.
- I can't believe Tom is really gone.
Polisler kalabalığı dağıttı.
- The police dispersed the crowd.