Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

verhandlung

listen to the pronunciation of verhandlung
ألمانية - التركية
[die] görüşme, müzakere; tartışma; dava, duruşma, mahkeme
{ferhertın} de. katılaşmak, sertleşmek
الإنجليزية - التركية

تعريف verhandlung في الإنجليزية التركية القاموس.

negotiation
{i} müzakere

İhracaat vergilerini düşürme müzakerelerimiz büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı.. - Our negotiations to lower export taxes suffered a big setback.

Müzakereler birkaç gün sürdü. - Negotiations lasted many days.

bargaining
pazarlık ederek
bargaining
pazarlık etme
bargaining
(Ticaret) pazarlık yapma

Tom fiyat üzerinde pazarlık yapmada iyidir. - Tom is good at bargaining the price down.

negotiation
(Ticaret) iştira
negotiation
(Ticaret) senedin ıskonto edilmesi
bargaining
{f} pazarlık et
arguments
tartışmalar

Tom tartışmaları provoke etmeyi seviyor. - Tom seems to enjoy provoking arguments.

Evlilik tartışmaları, bir evlilik için daima yapıcı olmalıdır. - Marital arguments should always be constructive to a marriage.

bargaining
{i} görüşme
bargaining
{i} pazarlık

Bu konuda pazarlık olmayacak. - There will be no bargaining on this issue.

Tom fiyat üzerinde pazarlık yapmada iyidir. - Tom is good at bargaining the price down.

negotiation
{i} aşma
negotiation
{i} (zor bir durumu) atlatma; (engeli) aşma
negotiation
bir meseleyi tedbirle halletme
negotiation
{i} ciro etme
negotiation
ciro edip satma
negotiation
{i} (çek/bono) ciro etme
negotiation
{i} paraya çevirme