Onu unutmak istiyorum.
- Ich möchte sie vergessen.
Bazen sessizlik unutulmuş değil. Bazen sessizlik sadece sabır.
- Manchmal ist Schweigen nicht Vergessen. Manchmal ist Schweigen nur Geduld.
Affetmek mi yoksa unutmak mı daha zor?
- Is it harder to forgive or to forget?
Sadako onu unutmak istedi.
- Sadako wanted to forget about it.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please don't forget to mail the letters.
Bu günleri nasıl unutabilirim?
- How can I forget those days?
Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
- Soon learnt, soon forgotten.
Ne kadar güzel olduğunu unutmuştum.
- I had forgotten how beautiful you are.
Makale şimdi unutulmuş bir olayı ima ediyor.
- The article alludes to an event now forgotten.
Alçakgönüllülük unutulmuş bir erdemdir.
- Humility is a forgotten virtue.
Don't forget the receipt.
- Vergessen Sie den Kassenzettel nicht.
You don't remember, I'll never forget.
- Du erinnerst dich nicht; ich werde es nie vergessen.
Let us not forget about ourselves!
- Vergessen wir nicht uns selbst!
It made me forget about my problems.
- Er ließ mich meine Probleme vergessen.