تعريف vehicles في الإنجليزية التركية القاموس.
- (Ticaret) taşıtlar
Motorlu Taşıtlar Bölümünde bir sürü arkadaşım var.
- I've got a lot of friends at the Department of Motor Vehicles.
- taşıt araçları
- vehicle
- araç
Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar.
- Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles.
İtfaiye arabalarının diğer araçlara göre önceliği vardır.
- Fire engines have priority over other vehicles.
- vehicle
- {i} vasıta
- vehicle
- taşıt
Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
- The number of motor vehicles in the city has increased.
Motorlu Taşıtlar Bölümünde bir sürü arkadaşım var.
- I've got a lot of friends at the Department of Motor Vehicles.
- vehicles industries
- araç endüstrisi
- vehicle
- {i} taşıyıcı
Dil düşüncenin taşıyıcısıdır.
- Language is the vehicle of thought.
- vehicle
- vaslta
- vehicle
- vasıta olan
- government vehicles
- (Ticaret) kamu taşıtları
- number of vehicles
- araç sayısı
- vehicle
- (Tıp) vehlkül
- vehicle
- taşıma aracı
- vehicle
- araba
İtfaiye arabalarının diğer araçlara göre önceliği vardır.
- Fire engines have priority over other vehicles.
Araba sürerken kamyonlardan ve diğer araçlardan uzak durun.
- Keep distance from trucks and other vehicles when driving.
- vehicle
- (Havacılık) ortam
- vehicle
- motorlu taşıt aracı
- vehicle
- motor
Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
- The number of motor vehicles in the city has increased.
Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz.
- Welcome to the world of motor vehicles.
- vehicle
- taşıt aracı
- vehicle
- nakil aracı
- vehicle
- binek aracı
- vehicle
- iletme aracı
- all motor vehicles prohibited
- taşıt trafiğine kapalı yol
- motor vehicles
- motorlu araçlar
- public transportation vehicles
- Toplu taşıma araçları
Public Transportation vehicles are very important to inner city travelling.
- recreational vehicles
- eğlence araçları
- uninhabited air vehicles
- işsiz hava araçları
- director of vehicles
- (Ticaret) araçlar müdürü
- hybrid electric vehicles
- hibrid elektrikli vasıtalar
- motor vehicles
- (Avrupa Birliği) motorlu taşıtlar
- road vehicles
- (Avrupa Birliği) karayolu taşıtları
- supporting ground vehicles
- (Havacılık) yer destek araçları
- task vehicles
- (Askeri) ESAS GÖREV ARAÇLARI: Birliklerin esas görevlerinin yapılmasında kullanılan araçlar Örneğin: zırhlı birliklerde tanklar topçu birliklerinde top cer araçları esas görev araçlarıdır
- task vehicles
- (Askeri) esas görev araçları
- towing vehicles
- çekici araçlar
- vehicle
- vehicular taşıtlara ait
- vehicle
- taşıt olarak kullanılan
- vehicle
- ecza
- vehicle
- (Tıp) İlacın içilmesini kolaylaştıran şurup v.s., eksipiyan
- vehicle
- (Askeri) ARAÇ: Karada, denizde, havada veya uzayda yük taşımak için kendi kendine harekat edebilen tepkili veya çekilen bir vasıta. Ayrıca bak "amphibious vehicle" "combat vehicle (fighting) ", "commercial vehicle", "substitute transport-type vehicle", "transport vehicle"