التركية - الإنجليزية
تعريف vaaz في التركية الإنجليزية القاموس.
- {i} sermon
No sinner is ever saved after the first twenty minutes of a sermon.
-Hiçbir günahkar bir vaazın ilk yirmi dakikasından sonra hiç kurtarılmaz.
I slept through the 3 hour-long sermon.
-Ben 3 saat süren vaaz boyunca uyudum.
- homily
- sermon; homily
- preach
You're preaching to the choir.
-Koroya vaaz veriyorsun.
He preached to us about the importance of good health.
-O bize iyi sağlığın önemi hakkında vaaz verdi.
- grind
- preachment
- vaaz vermek
- preach
To preach is easier than to practice.
-Vaaz vermek uygulamaktan daha kolaydır.
- vaaz etmek
- to preach
- vaaz etmek
- to give a sermon (to), preach to
- vaaz verme
- preaching
- vaaz verme meraklısı
- preachy
- vaaz vermek
- to preach
- vaaz vermek
- preach a sermon
- vaaz çekmek
- sermonize
- vaaz çekmek
- to preach
- vaazlar
- sermons
The pastor's sermons may bore you, but they are morally edifying.
-Papazın vaazları seni sıkabilir fakat onlar ahlaken iyi örnektir.
- sıkıcı vaaz
- preachment
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف vaaz في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) Bak: Va'z
- Bir kimseye kalbini yumuşatacak, kendisini doğruluğa, iyiliğe götürecek biçimde söz söyleme
- Cami, mescit gibi yerlerde yapılan dinsel konuşma
- Cami, mescit gibi yerlerde yapılan dinî konuşma
- mevize
- vaaz etmek
- Cami, mescit gibi yerlerde dinî konuşma yapmak