vâkıf

listen to the pronunciation of vâkıf
التركية - الإنجليزية
foundation

Students have a holiday on Foundation Day. - Öğrencilerin Vakıf Günü'nde bir tatili var.

He was awarded a scholarship to do research for the foundation. - O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.

(pious) foundation
aware, cognizant
creator of a waqf
aware, cognizant, proficient
{i} trust

A trust fund has been set up for each of the children. - Çocukların her biri için bir vakıf fonu kuruldu.

pious foundation
donation
(Kanun) endowment
charitable institution
endow
vakıf arazisi
Foundation land
vakıf arazisi
glebe
vakıf fonu
trust fund

A trust fund has been set up for each of the children. - Çocukların her biri için bir vakıf fonu kuruldu.

vâkıf olmak
to be aware of, to be cognizant of
vâkıf olmak
to be aware of, be cognizant of
vakıflar
endowments
iyice vakıf olmak
have a good grasp of
kurumsal vakıf
(Ticaret) corporate foundation
التركية - التركية
Bir hizmetin gelecekte de yapılması için belli şartlarla ve resmî bir yolla ayrılarak bir kimse tarafından bırakılan mülk veya para: "Dernekler, vakıflar ... kendi konu ve amaçları dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyemezler."- Anayasa
Bu nitelikte olan (mülk veya para)
(Osmanlı Dönemi) herhangi bir eşyayı hiçbir karşılık gözetmeksizin halkın faydasına sunma
VAKIF
(Hukuk) Vakfeden kişi,bilen kişi
VÂKIF
(Osmanlı Dönemi) Bilen, haber sahibi. Aşina. Bir işten iyi haberi olan
VÂKIF
(Osmanlı Dönemi) Vakfeden
VÂKIF
(Osmanlı Dönemi) Duran, ayakta duran
vakıf arazi
Bir vakfın mülkiyeti içinde olan arazi
vakıf senedi
(Kanun) Bir vakfın oluşumunu belgeleyen senet
vakıf arazisi
Bir vakfın mülkiyeti içinde olan arazi
vakıf geliri
Vakfın değişik kaynaklardan elde ettiği gelir
vakıf malı
Vakfa devlet veya şahıslardan devredilen ve üçüncü şahısların kullanması mümkün olmayan mal
vakıf olmak
Bilmek, öğrenmek
vakıf toprağı
Vakfın mülkiyeti altında olan toprak veya arazi
Vakıflar
evkaf