NB: This was drawn a long time ago so the quality is low.
- NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.
They have lived here for a long time.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
Tom hasn't seen Mary in ages.
- Tom uzun süre Mary'yi görmedi.
Tom hasn't played mahjong in ages.
- Tom uzun süre çin dominosu oynamadı.
They have lived here for a long time.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
The room has been empty for a long time.
- Oda uzun süredir boş.
I suppose it's different when you think about it over the long term.
- Sanırım onun hakkında uzun süre düşündüğünde o farklıdır.
I haven't seen you in donkey's years!
- Uzun süredir seni görmedim!
The room has been empty for a long time.
- Oda uzun süredir boş.
I saw that film long ago.
- Uzun süre önce o filmi izledim.
I've been looking for a nice satin scarf like that for aeons.
- Uzun süredir böyle güzel bir saten fular arıyorum.
Tom should've done that long ago.
- Tom bunu uzun süre önce yapmalıydı.
I have seen that film long ago.
- Uzun süre önce o filmi izledim.