uzan

listen to the pronunciation of uzan
التركية - الإنجليزية
lain

This is the first time I've ever lain on this grass. - Bu çime ilk kez uzandım.

{f} lying

He was lying down for a while. - O, bir süre uzanıyordu.

Tom is lying on the sofa watching TV. - Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor.

{f} lie

When I have finished my lunch, I will lie down for an hour. - Öğle yemeğimi bitirdiğimde, bir saat uzanacağım.

My dog often lies on the grass. - Köpeğim sık sık çimene uzanır.

şehirden çok uzan yer
outback
uzan
المفضلات