Tom had slept for only three hours.
- Tom sadece üç saat uyumuştu.
That baby will have slept five hours by noon.
- O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
That baby will have slept five hours by noon.
- O bebek öğleye kadar beş saat uyumuş olacak.
I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
- Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
I usually have a kip on Sundays.
- Pazar günleri genellikle uyurum.
I want to have a kip.
- Ben uyumak istiyorum.
Once upon a time, there was a man and his wife. They had no house. They were living in the fields and sleeping at the foot of a tree.
- Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
Poor Tom's been trying to get to sleep for three hours now.
- Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.
Tom couldn't get to sleep last night.
- Tom dün gece uyuyamadı.