I think that it would be inconvenient to live in a city with no door.
- Kapısız bir şehirde yaşamak uygunsuz olurdu diye düşünüyorum.
They came at an inconvenient time.
- Onlar uygunsuz bir vakitte geldiler.
In my opinion, this is quite unsuitable.
- Bence, bu oldukça uygunsuzdur.
In my opinion, it's quite unsuitable.
- Bence, o oldukça uygunsuz.
Something improper was going on.
- Uygunsuz bir şey devam ediyordu.
Are you suggesting I behaved improperly?
- Uygunsuz davrandığımı mı düşünüyorsun?
The girl made an awkward bow.
- Kız uygunsuz bir selamlama yaptı.
They arrived at an awkward time.
- Onlar uygunsuz bir zamanda geldiler.
I think you know that's inappropriate.
- Bence onun uygunsuz olduğunu biliyorsun.
Tom laughed loudly and inappropriately.
- Tom yüksek sesle ve uygunsuz bir biçimde güldü.
This large sofa would be out of place in a small room.
- Bu büyük kanepe küçük bir odada uygunsuz olurdu.
Tom's noticed something was out of place.
- Tom bir şeyin uygunsuz olduğunu fark etti.
Tom laughed obnoxiously.
- Tom uygunsuz olarak güldü.
Why did you call me at this unearthly hour?
- Niçin beni bu uygunsuz saatte aradın?
She called me at an unearthly hour last night.
- Dün gece uygunsuz bir zamanda beni aradı.
He came at an inopportune time.
- O uygunsuz bir zamanda geldi.
Tom came at an inopportune time.
- Tom uygunsuz bir zamanda geldi.
This conversation was so plainly ill-suited to the family circle.
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
- İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
It's an indecent proposition.
- Bu uygunsuz bir öneri.
According to Vladimir Chizhov, the word pussy is indecent.
- Vladimir Chizhov'a göre pussy sözcüğü uygunsuzdur.
Her dress was very unbecoming.
- Onun elbisesi çok uygunsuzdu.