utanmadan

listen to the pronunciation of utanmadan
التركية - الإنجليزية
unblushingly
without shame

She kissed him without shame, on the mouth. - Utanmadan onu ağızdan öptü.

utan
shame on you
utan
{f} abashed
utan
{f} blush

With joy and shame, she blushed to her ears. - Sevinç ve utanç ile o, kulaklarına kadar kızardı.

I blushed with shame. - Ben utançla kızardım.

utan
{f} blushing
utan
{f} ashamed

He was ashamed of the grades he got. - Aldığı notlardan utandı.

I'm not ashamed of my father being poor. - Babamın fakir olmasından utanmıyorum.

السويدية - التركية

تعريف utanmadan في السويدية التركية القاموس.

Utan
olada
Utan
ezeli
Utan
olmasaydı
utan
onsuz
utan
yapılmadan
utan
olmadan
utan
sensiz
utan
gerek kalmadan
utan
kullanmadan
utan
olmaksızın
utan
bırakmadan
utan
yoklu
utanmadan
المفضلات