used with other verbs, when raised

listen to the pronunciation of used with other verbs, when raised
الإنجليزية - التركية

تعريف used with other verbs, when raised في الإنجليزية التركية القاموس.

there
oraya

Yumi oraya kendi gitti. - Yumi went there by herself.

Bu yol sizi oraya götürür. - This road leads you there.

there
orada

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything in there?

O, kahvaltısını sık sık orada yer. - He often eats breakfast there.

there
şurada

Şurada gazete okuyan adam benim dayım. - The man reading a paper over there is my uncle.

Şurada kitap okuyan adam benim babam. - The man reading a book over there is my father.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

Evimin arkasında bir kilise var. - There is a church at the back of my house.

there
İşte ...: There
there
o konuda

Üzgünüm ama o konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. - I'm sorry, but there's nothing I can do about it.

O konuda hiçbir sorun yoktu. - There was no question about that.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
there
oradaki

Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir. - That house over there is where Tom lives.

Biz oradaki masada oturabilir miyiz? - Can we sit at the table over there?

there
işte!

İşten sonra bir parti var. - There's a party after work.

Her işte bir ölçüde stres vardır. - There's a degree of stress in every job.

there
oralarda

Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var. - There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

there
{ü} gördün mü

Orada birini gördün mü? - Did you see anybody there?

Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü? - Answer me this. Did you see her there?

there
orayı

Orayı seveceğini düşünüyorum. - I think you'd like it there.

Unzen dağı öylesine güzel bir yer ki birçok insan orayı ziyaret eder. - Mt. Unzen is such a nice place that many people visit there.

الإنجليزية - الإنجليزية
there

There are beginning to be complications.

used with other verbs, when raised
المفضلات