Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

upper part of a natural object which is considered to resemble an animal's back

listen to the pronunciation of upper part of a natural object which is considered to resemble an animal's back
الإنجليزية - التركية

تعريف upper part of a natural object which is considered to resemble an animal's back في الإنجليزية التركية القاموس.

back
(Dilbilim) kalın

Saçını tıraş edersen, tekrar daha kalın uzayacaktır. - If you shave your hair, it will grow back thicker.

back
sırtlamak
back
(Anatomi) omurga

Omurgasızların hiçbir omurgası veya bel kemiği yoktur. - Invertebrates have no backbone or spinal column.

back
geçmişte

Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım. - Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.

Mütevazı bir geçmişten geliyorum. - I come from a humble background.

back
eski yerine
back
geriye doğru götürmek
back
arkaya götürmek
back
karşılığında
back
geçmişe

Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor. - It is considered impossible to travel back to the past.

Tom geçmişe seyahat etti. - Tom traveled back in time.

back
önceki

Ne zaman döndün? Ben önceki gün geri döndüm. - When did you return? I came back the day before yesterday.

Önceki gece partiden geç dönmeme rağmen sabah bir papatya kadar dinçtim. - Although I came back late from the party last night, I was as fresh as a daisy in the morning.

back
{f} geriye doğru sürmek
back
geriye

Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur. - She regretted deeply when she looked back on her life.

Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir. - In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.

back
sırtına binmek güneşin aksi yönüne dönmek
back
önce

Yağmur başlamadan önce geri dönelim. - Let's go back before it begins to rain.

Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım. - By the time you came back, I'd already left.

back
{s} eski tarihli
back
sözünden

Tom şimdi sözünden dönemez. - Tom can't back down now.

Jane asla sözünden dönmez. - Jane never backs down.

back
üzerine bahse girmek geriye sürmek
back
{s} arkadaki

Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi? - Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?

back
(Tekstil) arka, sırt, kaşelemek
back
tekne eski ye
الإنجليزية - الإنجليزية
back

The small boat raced over the backs of the waves.

upper part of a natural object which is considered to resemble an animal's back

    الواصلة

    up·per part of a na·tu·ral ob·ject which I·s con·sid·ered to re·sem·ble an animal's back

    التركية النطق

    ʌpır pärt ıv ı näçrıl ıbcekt hwîç îz kınsîdırd tı rizembıl ın änımılz bäk

    النطق

    /ˈəpər ˈpärt əv ə ˈnaʧrəl əbˈʤekt ˈhwəʧ əz kənˈsədərd tə rēˈzembəl ən ˈanəməlz ˈbak/ /ˈʌpɜr ˈpɑːrt əv ə ˈnæʧrəl əbˈʤɛkt ˈhwɪʧ ɪz kənˈsɪdɜrd tə riːˈzɛmbəl ən ˈænəməlz ˈbæk/
المفضلات