Görülmemiş yollar denenmeli.
- Unprecedented ways should be tried.
Tokyo borsası benzeri görülmemiş bir düşüş gösterdi.
- The Tokyo stock market recorded an unprecedented loss.
Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.
- This is an unprecedented gesture.
Fiyat atlaması eşi benzeri görülmemişti.
- The price jump was unprecedented.
Bu yıl durum eşi görülmemiş.
- The situation this year is unprecedented.
... advanced centrifuges unprecedented inspections help ...
... But doesn't unprecedented rumors used-- ...