Hep bir ağızdan şarkı söyledik.
- We all sang in unison.
Yönetim Kurulu oy birliğiyle CEO olarak onu atamaya karar verdi.
- The board unanimously decided to appoint her as CEO.
Hep bir ağızdan şarkı söyledik.
- We all sang in unison.
Tom oybirliğiyle kabul edildi.
- Tom was approved unanimously.
Tasarı oybirliğiyle geçti.
- The bill passed unanimously.
The flutes and violins are playing in unison.
- Die Flöten und die Violinen spielen unisono.