Tom hüzünle pencereden dışarıya baktı.
- Tom stared sadly out the window.
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
- Smiling sadly, she began to talk.
Ne yazık ki sadfully bir kelime değildir.
- Sadly, sadfully is not a word.
Ne yazık ki dünya idiot dolu.
- Sadly, the world is full of idiots.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
- The old man started to laugh sadly.
Ne yazık ki, ben çok iyi bir dansçı değilim.
- Sadly, I'm not a very good dancer.
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
- The old man laughed sadly.
Sadly, the two were never to meet again.
Sad to say, I can’t remember anything else about him. Only that voice, whispering in my ear.