Tom anahtarını divanın altında buldu.
- Tom found his key underneath the sofa.
Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
- The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
Tom masanın altına baktı.
- Tom looked underneath the table.
Tom bir ağacın altına oturdu.
- Tom sat down underneath a tree.
Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.
- The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.
Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.
- Underneath we wrote the names of the students in our class.
We looked underneath the table.
You can have the underneath bunk.
The underneath of the aircraft was painted blue.
The underneath is music from the latest album by .
There was little freedom underneath the jackboot.