Biz hâlâ temel sorunu çözmek zorundayız.
- We still have to solve the underlying problem.
Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.
- I found my dog lying under the tree in our yard.
Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.
- These games are listed under the adult category.
Bir ağacın altına oturdular.
- They sat under a tree.
Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
- The young woman under that tree looks sad.
O, arabanın altından çıktı.
- He got out from under the car.
Maru emekleyerek masanın altından geçti.
- Maru crawled out from under the table.
Bazı kitaplarla, ben daha fazla okudukça, ben onları daha az anlıyorum.
- With some books, the more I read them, the less I understand them.
Bir ağacın altına oturdular.
- They sat under a tree.
Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.
- The young woman under that tree looks sad.
Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
- The royal jewels are kept under lock and key.
Bir ağacın altına oturdular.
- They sat under a tree.
Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.
- Underneath we wrote the names of the students in our class.
Anlamam için yardımcı ol.
- Help me to understand.
Tom sigarayı bırakmasına yardımcı olmak için hipnoterapi uyguladı.
- Tom underwent hypnotherapy to help him give up smoking.
Sanırım astlarıma öğüt dağıtmak zorunda olduğum yaşa ulaştım.
- I guess I've reached the age where I have to dispense advice to my underlings.
Sen sadece bir astsın. Yerini bil!
- You're just an underling. Know your place!
Tom görevin amacının ne olduğunu anlayamadı.
- Tom couldn't understand what the purpose of the mission was.
Görecelik teorisini az sayıda bilimci anlıyor.
- Few scientists understand the theory of relativity.
Keşke biz onu ziyaret ettiğimizde kule inşaat halinde olmasaydı.
- I wish the tower hadn't been under construction when we visited it.
Benim evim inşaat halinde.
- My house is under construction.
Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.
- There was a watermill under the dam.
O otuzdan aşağı olamaz.
- He can't be under thirty.
Onun taahhütü fon eksikliğinden başarısız oldu.
- His undertaking failed for lack of funds.
Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.
- Lack of sleep was undermining her health.
Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.
- The new nation is under the economic influence of Japan.
İçkinin etkisi altında araba sürme.
- Don't drive under the influence of drink.
Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.
- I would rather starve than work under him.
Many nursery rhymes have an underlying meaning.
We dug down to the underlying rock.
Points and straight lines are underlying elements of geometry.
He served in World War II under General Omar Bradley.
I live within spitting distance of the subway station.
- I live within spitting distance of the underground station.
Where's the subway station?
- Where's the underground station?
... a technological solution, the underlying premise is that ...
... So step four is all about diagnosing the underlying root ...