Çocuklarım birer nimet.
- Mis hijos son una bendición.
O hiç kötü bir deneyim yaşamadı.
- Ella nunca ha tenido una mala experiencia.
Haritadaki kırmızı hat bir demiryolunu temsil ediyor.
- La línea roja en el mapa representa una vía férrea.
Avokado, kalp hastalıklarının tedavisinde çok kullanılan kimyasal bir bileşik olan beta-sitosterol'un potansiyel bir kaynağıdır.
- La palta es una fuente potencial de beta-sitosterol, un compuesto químico muy utilizado en el tratamiento de las enfermedades cardíacas.
Uluslararası bir dil insanlık için oldukça kullanışlı olurdu.
- Una lengua internacional sería de enorme utilidad para la humanidad.
Ben iyi bir anne değildim.
- Yo no fui una buena madre.
Bir anahtara ihtiyacın olacak.
- Necesitarás una llave.
And false Duessa in her sted had borne,.