Don't give up your work in despair.
- İşini umutsuzluk içinde terk etme.
An eerie silence filled the air with despair.
- Ürkütücü bir sessizlik havayı umutsuzlukla doldurdu.
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
- Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.
It was an act of desperation.
- O bir umutsuzluk eylemiydi.