Don't give up hope, Tom.
- Umudunu kaybetme, Tom.
You can't give up hope.
- Umudunu kaybedemezsin.
I hope for your success.
- Ben sizin başarınız için umutluyum.
The news dashed our hopes.
- Haber umutlarımızı yıktı.
I had great expectations for Tom.
- Tom için büyük umutlarım vardı.
I feel hopeful about the future.
- Gelecekle ilgili umutlu hissediyorum.
Parents were hopeful about the future.
- Ebeveynler gelecek hakkında umutluydu.
She had to give up her dream.
- Hayalinden umudunu kesmek zorundaydı.
The prospects aren't very bright.
- Umutlar çok parlak değil.
What wonderful prospect is waiting for you on the other side of the door? None!
- Bu kapının ardında seni hangi parlak umutlar bekliyor? Hiç!
I guess it was too much to hope for.
- Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
To hope is better than to despair.
- Umutlanmak umutsuzluktan iyidir.