I have no time to deal with you.
- Sizinle uğraşacak vaktim yok.
Her boss is hard to deal with.
- Onun patronu ile uğraşmak zordur.
I love dealing with professionals.
- Profesyonellerle uğraşmayı seviyorum.
We struggled with it for a while.
- Bir süre boyunca onunla uğraştık.
I struggled to get out of the subway.
- Metrodan inmek için uğraştım.
I wish you the best of luck in your next endeavor.
- Bir sonraki uğraşında sana iyi şanslar diliyorum.