uçaklar

listen to the pronunciation of uçaklar
التركية - الإنجليزية
aircraft

Propellers are not used on high speed aircraft. - Pervaneler, yüksek hızlı uçaklarda kullanılmaz.

People were shocked when the Serbs shot down an American F-117 in 1999. Indeed, all American military aircrafts are vulnerable including stealth aircrafts like the F-117. - Sırplar 1999'da bir Amerikan F-117'sini düşürdüklerinde insanlar şaşırdılar. Aslında F-117 gibi gizli uçaklar dahil tüm Amerikan askeri uçakları zarar görebilirler.

plural form of aircraft
An aircraft is a vehicle which can fly, for example an aeroplane or a helicopter. The return flight of the aircraft was delayed At least three military aircraft were destroyed. W2S2 aircraft a plane or other vehicle that can fly light aircraft
A vehicle capable of atmospheric flight due to interaction with the air, such as buoyancy or lift
for floating in, or flying through, the air
{i} any vehicle which can be flown through the air (i.e. airplane or helicopter)
plural of aircraft
Any device, as a balloon, aëroplane, etc
uçak
airplane

An airplane had flown over the mountain. - Bir uçak dağ üzerinden uçtu.

My father can fly an airplane. - Babam uçak uçurabiliyor.

uçak
{i} aeroplane

The aeroplane must carry some spare fuel. - Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.

The aeroplane landed safely. - Uçak güvenli bir şekilde indi.

uçak
aircraft

Please remain seated until the aircraft arrives at the gate. - Lütfen uçak kapıya varıncaya kadar oturmuş olarak kalın.

My friend is studying aircraft engineering. - Arkadaşım uçak mühendisliğinde okuyor.

uçak
{i} plane

How many hours does it take to go to Okinawa by plane? - Okinawa'ya uçakla gitmek kaç saat sürer?

It's a miracle he wasn't killed in the plane crash. - Onun uçak kazasında ölmemiş olması bir mucize.

uçak
{i} craft
Uçak
fixed-wing aircraft
uçak
airbus
uçak
crafts
uçak
aircon
uçak
aircrafts
askeri uçaklar
airplanes military
geciken uçaklar
(Askeri) overdue aircraft
topluca saldıran uçaklar
wolf pack
uçak
aeroplane, plane, airbus, aircraft, craft, airplane
uçak
airship
uçak
kite
uçak
aero

The aeroplane must carry some spare fuel. - Uçak biraz yedek yakıt taşımalıdır.

The aeroplane landed safely. - Uçak güvenli bir şekilde indi.

التركية - التركية

تعريف uçaklar في التركية التركية القاموس.

Uçak
(Hukuk) TAYYARE
Uçak
demir kuş
uçak
Kanatlarının altına havanın yaptığı basınç yardımıyla yükselip ilerleyebilen motorlu hava taşıtı, tayyare
uçak
(Osmanlı Dönemi) tayyâre
uçaklar
المفضلات