tuvaletler

listen to the pronunciation of tuvaletler
التركية - الإنجليزية
toilets

Some toilets waste a lot of water every time they are flushed. - Bazı tuvaletler her zaman temizlendiği için çok su israf ediyorlar.

We've just cleaned the toilets. - Biz tuvaletleri az önce temizledik.

plural of toilet
{i} (Canada & USA) restroom, ladies' room, public toilet for men, men's room
tuvalet
bathroom

I've gotta go to the bathroom. - Tuvalete gitmek zorundayım.

Can I go to the bathroom? - Tuvalete gidebilir miyim?

tuvalet
{i} restroom

I need to find a restroom. - Bir tuvalet bulmam gerekiyor.

Where's the nearest restroom? - En yakın tuvalet nerededir?

tuvalet
{i} toilet

What's the technical terminology for assisting someone to go to the toilet with a urine bottle? - İdrar şişesi ile tuvalete gidecek birisine yardımcı olmak için teknik terminoloji nedir?

Are you sure you don't want to use the toilet before you go? - Gitmeden önce tuvaleti kullanmak istemediğinden emin misin?

tuvaletler nerede
Where are the restrooms
tuvalet
lavatory

We have just cleaned the lavatory. - Biz az önce tuvaleti temizledik.

tuvalet
loo

There's no loo roll left! - Tuvalet kağıdı kalmadı!

tuvalet
closet

Tom pulled the chain on the closet light. - Tom tuvalet ışık zincirini çekti.

When Tom finally decided to come out of the closet, everyone already knew he was gay. - Tom sonunda tuvaletten çıkmaya karar verdiğinde herkes zaten onun bir eş cinsel olduğunu biliyordu.

tuvalet
washroom

I have to go to the washroom. - Ben tuvalete gitmek zorundayım.

It's a private cabin, but you share an external washroom with the other cabins. - Bu özel bir kabin, ancak diğer kabinlerle harici bir tuvalet paylaşıyorsunuz.

tuvalet
formal
tuvalet
evening dress
tuvalet
wash-room
tuvalet
(Argo) lala
tuvalet
dunny
tuvalet
bog
tuvalet
rest-room
tuvalet
water-closet
tuvalet
(Argo) shit house
tuvalet
dinner dress
tuvalet
cloakroom
tuvalet
john
Tuvalet
(deyim) the can
Tuvalet
(deyim) the biffy
tuvalet
toileting
tuvalet
dress clothes
tuvalet
privy
tuvalet
evening gown, evening dress
tuvalet
dressing table, toilet table, vanity
tuvalet
toilette, dress, outfit
tuvalet
convenience
tuvalet
washing, grooming, and arranging oneself; toilet
tuvalet
retiring room
tuvalet
toilet, water closet, lavatory (device)
tuvalet
toilet, toilet room, lavatory (place)
tuvalet
rear
tuvalet
latrine
tuvalet
water closet, toilet, lavatory, lav, loo, cloakroom, bathroom, john, rest room; evening dress, toilet
tuvalet
lav

We have just cleaned the lavatory. - Biz az önce tuvaleti temizledik.

tuvalet
water closet
tuvalet
bath

I've gotta go to the bathroom. - Tuvalete gitmek zorundayım.

Can I go to the bathroom? - Tuvalete gidebilir miyim?

tuvalet
w.c
tuvalet
toilette
tuvalet
backhouse
التركية - التركية

تعريف tuvaletler في التركية التركية القاموس.

Tuvalet
ganat
Tuvalet
hacet yeri
Tuvalet
abdesthane
Tuvalet
yüznumara
Tuvalet
ayakyolu
Tuvalet
memişhane
Tuvalet
hela
Tuvalet
kademhane
Tuvalet
kenef
tuvalet
Vücut temizliği ve bakımı için gereken nesne
tuvalet
Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi
tuvalet
İnsanın besin artıklarıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, ayakyolu, yüznumara, helâ, kenef, memişhane, kademhane
tuvalet
Abiye: "Asıl mühimi oyun için bir giyecek şey yeni, açık bir tuvalet."- T. Buğra
tuvalet
Kadınların gece toplantılarında giydikleri gösterişli giysi
tuvalet
Sidik veya dışkı. İnsanın besin artıklarıyla idrarını boşalttığı yer, abdesthane, ayakyolu, yüznumara, hela, kenef, memişhane, kademhane: "Nerede ise herkesi belediyenin tuvalet çukurlarına kadar takip edeceksiniz."- F. R. Atay
tuvalet
Yıkanma, tıraş olma, giyinme, süslenme, taranma işi: "Başımı, tuvaletimi ve makyajımı bile ezbere yapacağım, aynada kendi yüzümü görmeyeceğim."- P. Safa
tuvaletler
المفضلات