Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
- The movie was so sad that everybody cried.
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
- The old man started to laugh sadly.
Ne kadar hüzünlü ve acıklı!
- How sad and pathetic!
Film öyle acıklı idi ki herkes ağladı.
- The movie was so sad that everybody cried.
Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- She doesn't like to sing sad songs.
Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?
- What's your favorite sad song?
Birdenbire çok hüzünlendim.
- I suddenly became very sad.
Bana böyle hüzünlü bakma.
- Don't give me such a sad look.
O, bana üzüntülü şekilde baktı.
- She looked sadly at me.
Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm.
- I saw the mark of sadness that had remained on her face.