Masa ahşaptan yapılmıştır.
- The desk is made of wood.
Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
- This table is made of wood.
Tom yakmak için odun yardı.
- Tom chopped wood for the fire.
Tom tüm öğleden sonra odun yardıktan sonra yorgun hissetti.
- Tom felt exhausted after chopping wood all afternoon.
Bu masa tahtadan yapılmıştır.
- This table is made of wood.
O oyuncak tahtadan yapılmış.
- That toy is made out of wood.
O ağaçlığın perili olduğunu söylüyorlar.
- They say that the wood is haunted.
Bu masa ağaçtan yapılmıştır.
- This table is made out of wood.
Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
- This stool is made up of leather and wood.
Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.
- A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.
Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
- The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
Tom yosunlu, çürümüş keresteleri temizledi.
- Tom cleared away the mossy, rotten wood.
O, bir kitaplık yapabilmesi için biraz kereste satın alıyor.
- He is buying some wood so that he can make a bookcase.
Parkın her yanı ağaçlık.
- The park is well wooded.