Onun hizmetkarları onu küçümsedi.
- His very servants despised him.
Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.
- He despised those who lived on welfare.
Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred went so far as to say that he had hated me.
O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
- She bought him a sweater, but he hated the color.