O bütünüyle adil değil.
- That's totally unfair.
Bütünüyle abartmıyorum.
- I'm totally not exaggerating.
Siz acayip kılıklı herifler tamamen cahilsiniz.
- You guys are totally clueless.
Tom tamamen yok olmuş görünüyor.
- Tom looks totally wiped out.
Toplamın 900 doların üzerinde olacağını hesapladı.
- Tom calculated that the total would be over 900 dollars.
Öğrencilerin toplam sayısı nedir?
- What is the total number of students?
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Tamamen unutulduğunu düşünecek.
- He will think he has been completely forgotten.
Hesabın toplam tutarı nedir?
- What's the total amount of the bill?
Tom tamamen yok olmuş görünüyor.
- Tom looks totally wiped out.
Adam tam bir yabancıydı.
- The man was a total stranger.
Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir.
- The procedure must be executed correctly and completely.
Tom yerleşimden tam olarak mutlu değildi.
- Tom wasn't completely happy with the settlement.
Bunun için tam olarak hazır değilim.
- I'm not completely prepared for this.
Toplamın 900 doların üzerinde olacağını hesapladı.
- Tom calculated that the total would be over 900 dollars.
Toplamı yaklaşık on bin dolar.
- The total is approximately ten thousand dollars.
Tamamen ve tam anlamıyla sana âşığım.
- I'm totally and completely in love with you.
Ben bütünüyle ciddiyim.
- I'm completely serious.
Ben bunu bütünüyle onaylıyorum.
- I completely approve of this.
İçecekler için toplam fatura 7000 dolara ulaştı.
- The total bill for drinks came up to 7000 dollars.
Toplam 100 dolara ulaştı.
- The total amounted to 100 dollars.
Tom başarılı bir biçimde tüm eyaletteki oyların yaklaşık yüzde sekseninin desteğini alacak duruma erişti.
- Tom successfully carried the state with nearly sixty percent of the total statewide vote.
Debby'ye merhaba dedim fakat o beni bütünüyle görmezlikten geldi.
- I said hello to Debby but she totally ignored me.
Bana karşı bütünüyle dürüst müydün?
- Have you been totally honest with me?
Biz düpedüz gafil avlandık.
- We were completely taken by surprise.
Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.
- Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
Amcam hastalığından tamamıyla kurtuldu.
- My uncle has completely recovered from his illness.
Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.
- We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
That was totally wicked!.
The car was totally destroyed in the crash.
We were completely exhausted from the five-hour trip.
- We were totally exhausted from the five-hour trip.
You people are completely insane.
- You people are totally insane.
When we totalled the takings, we always got a different figure.
The total book is rubbish from start to finish.
The total of 4, 5 and 6 is 15.
That totals seven times so far.
It totals nearly a pound.
We were completely exhausted from the five-hour trip.
- We were totally exhausted from the five-hour trip.
I feel like a complete idiot.
- I feel like a total idiot.
... be insanely great. We are terrible drivers. Cars totally kill the shit out of us. [laughter] ...
... totally opposite reasons, they both believed that the people at the coal-face should have ...