The soil here is fertile.
- Buradaki toprak verimlidir.
Plants don't grow in this soil.
- Bitkiler bu toprakta büyümez.
They debated land reform but never carried it out.
- Toprak reformunu tartıştılar ama asla uygulayamadılar.
About one third of the earth's surface is land.
- Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.
The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
Is the electrical equipment grounded?
- Elektrik ekipmanları topraklı mı?
Petrichor - (noun) the earthy scent when rain falls on dry soil; the smell of earth after rain.
- Petrichor - kuru toprağa yağmur düştüğünde dünyevi koku; yağmurdan sonra toprak kokusu.
About one third of the earth's surface is land.
- Yaklaşık olarak dünya yüzeyinin üçte biri topraktır.
What would North America be like today if Russia had preserved their territory in Alaska?
- Rusya, Alaska'daki topraklarını korumuş olsaydı Kuzey Amerika bugün neye benzerdi?
The commanding officer led his army into enemy territory.
- Birlik komutanı ordusunu düşman topraklarına götürdü.
The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
- Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
Aristotle believed that everything on Earth was made from four elements: earth, air, fire and water.
- Aristoteles dünyadaki her şeyin dört elementten yapılmış olduğuna inanıyordu: toprak, hava, ateş ve su.
Our body was formed out of four elements: earth, fire, water, and air.
- Bizim bedenimiz dört elementten oluşur: toprak, ateş, su ve hava.
Park Street used to be a dirt road.
- Park caddesi toprak bir yoldu.