toplayın

listen to the pronunciation of toplayın
التركية - الإنجليزية
Collect
topla
gather

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men. - Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.

topla
{f} harvest

I don't harvest their olives. - Onların zeytinlerini toplamam.

In November, olives are harvested from the trees to make oil. - Kasım ayında zeytinler yağı çıkarılmak üzere ağaçlardan toplanır.

topla
{f} summed
topla
make up

They make up about 12.5 percent of the total population. - Onlar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 12,5'ğunu oluşturuyorlar.

Americans who are over sixty-five make up 12.5% of the total population. - Altmış beşten fazla Amerikalılar toplam nüfusun% 12.5'ini oluşturuyor.

topla
pick

After I pick some blueberries, I make a tart. - Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.

A magnet can pick up and hold many nails at a time. - Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.

topla
assemble

The students assembled in the classroom. - Öğrenciler sınıfta toplandı.

The leaders assembled in Paris for a meeting. - Liderler bir toplantı için Paris'te toplandılar.

topla
round up
topla
made up
topla
summon up

Summon up your courage and tell the truth. - Cesaretini topla ve gerçeği söyle.

topla
add up

Those numbers don't add up. - Bu rakamlar toplanmaz.

Please add up the numbers. - Lütfen sayıları toplayınız.

topla
{f} bunch
topla
{f} gathering

We had to postpone the gathering because of rain. - Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

Tom doesn't enjoy family gatherings very much. - Tom aile toplantılarını fazla sevmiyor.

topla
sum up

Can you briefly sum up what was said at the meeting? - Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?

topla
reunite
topla
{f} muster

Tom finally mustered up the courage to ask Mary out. - Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.

He mustered up his courage to talk to a foreigner. - O bir yabancı ile konuşmak için cesaretini topladı.

topla
{f} collected

He collected a lot of stamps. - O, çok sayıda pul topladı.

Tom has collected a great many butterflies. - Tom pek çok kelebek topladı.

topla
bunched
topla
three-pronged pitchfork
topla
collecting

My hobby is collecting insects. - Benim hobim böcek toplamaktır.

He has an interest in collecting insects. - O böcekleri toplamakla ilgileniyor.

topla
sum#up
topla
convoke
topla
sum

Tatoeba: Because a language is more than the sum of its words. - Tatoeba: Çünkü bir dil sözcüklerinin toplamından daha fazladır.

The whole world is watching the summit conference. - Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.

topla
sumup
topla
make#up
topla
recruit
التركية - التركية

تعريف toplayın في التركية التركية القاموس.

topla
Üç parmaklı diren
topla
Üç parmaklı dirgen
toplayın
المفضلات