toplatmak

listen to the pronunciation of toplatmak
التركية - الإنجليزية
to have (someone) gather or collect (people, things)
to have (someone) confiscate or seize (something)
topla
gather

The dictionary gathers nearly half a million words. - Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.

Naples gathers many tourists. - Napoli çok sayıda turist toplar.

topla
{f} harvest

In November, olives are harvested from the trees to make oil. - Kasım ayında zeytinler yağı çıkarılmak üzere ağaçlardan toplanır.

I don't harvest their olives. - Onların zeytinlerini toplamam.

topla
{f} summed
topla
make up

Sami can make up his own bed. - Sami kendi yatağını toplayabilir.

They make up about 12.5 percent of the total population. - Onlar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 12,5'ğunu oluşturuyorlar.

topla
pick

After I pick some blueberries, I make a tart. - Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.

I should like to see the trees from which you picked these apples. - Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.

topla
assemble

The students assembled in the classroom. - Öğrenciler sınıfta toplandı.

The police assembled a lot of evidence against him. - Polis onun aleyhinde birçok kanıt topladı.

topla
round up
topla
made up
topla
summon up

Summon up your courage and tell the truth. - Cesaretini topla ve gerçeği söyle.

topla
add up

These figures don't add up. - Bu şekiller toplanmaz.

Those numbers don't add up. - Bu rakamlar toplanmaz.

topla
{f} bunch
topla
{f} gathering

We had to postpone the gathering because of rain. - Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.

The squirrel was busy gathering nuts. - Sincap fındık toplamayla meşguldü.

topla
sum up

Can you briefly sum up what was said at the meeting? - Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?

topla
reunite
topla
{f} muster

Tom finally mustered up the courage to ask Mary out. - Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.

She finally mustered up the courage to ask him for more money. - Ondan biraz daha para istemek için sonunda cesaretini topladı.

topla
{f} collected

Tom collected coffee cups. - Tom kahve fincanlarını topladı.

Tom has collected a great many butterflies. - Tom pek çok kelebek topladı.

topla
bunched
toplatma
confiscate
gazete toplatmak
to confiscate an issue of a newspaper
topla
three-pronged pitchfork
topla
collecting

Tom isn't currently collecting unemployment benefits. - Tom şu an işsizlik ödeneğini toplamıyor.

He has an interest in collecting insects. - O böcekleri toplamakla ilgileniyor.

topla
sum#up
topla
convoke
topla
sum

In a closed system the sum of the contained energies remains constant. - Kapalı bir sistem içerisinde bulunan enerjilerin toplamı sabit kalır.

Summon up your courage and tell the truth. - Cesaretini topla ve gerçeği söyle.

topla
sumup
topla
make#up
topla
recruit
التركية - التركية
Toplama işini yaptırmak
Toplamak işini yaptırmak
TOPLATMA
(Hukuk) Caza yargılamasında bir koruma önlemi olarak basılmış eserlere el konulması;suç konusu kitaplar vaya diğer basılı eserlere el konulması
topla
Üç parmaklı diren
topla
Üç parmaklı dirgen
toplatma
Toplatmak işi
toplatmak
المفضلات