Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.
- Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
The dictionary gathers nearly half a million words.
- Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.
In November, olives are harvested from the trees to make oil.
- Kasım ayında zeytinler yağı çıkarılmak üzere ağaçlardan toplanır.
I don't harvest your olives.
- Senin zeytinlerini toplamam.
Sami can make up his own bed.
- Sami kendi yatağını toplayabilir.
Americans who are over sixty-five make up 12.5% of the total population.
- Altmış beşten fazla Amerikalılar toplam nüfusun% 12.5'ini oluşturuyor.
Tom picked up some pretty shells on the beach.
- Tom sahilde bazı güzel deniz kabukları topladı.
After I pick some blueberries, I make a tart.
- Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
The crowd assembled in front of the post office.
- Kalabalık postanenin önünde toplandı.
The teacher assembled the students in the hall.
- Öğretmen salonda öğrencileri topladı.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
Those numbers don't add up.
- Bu rakamlar toplanmaz.
Add up these figures.
- Bu sayıları toplayın.
We had to postpone the gathering because of rain.
- Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
The squirrel was busy gathering nuts.
- Sincap fındık toplamayla meşguldü.
Can you briefly sum up what was said at the meeting?
- Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
He mustered up his courage to talk to a foreigner.
- O bir yabancı ile konuşmak için cesaretini topladı.
Tom finally mustered up the courage to ask Mary out.
- Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.
Bob gave Tina almost all the stamps he had collected, and kept only a few for himself.
- Bob neredeyse topladığı tüm pulları Tina'ya verdi
Tom has collected a great many butterflies.
- Tom pek çok kelebek topladı.
He has an interest in collecting insects.
- O böcekleri toplamakla ilgileniyor.
I lost interest in collecting stamps.
- Pulları toplamada ilgimi kaybetti.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
Tatoeba: Because a language is more than the sum of its words.
- Tatoeba: Çünkü bir dil sözcüklerinin toplamından daha fazladır.
Tom bent down to pick up something off the floor.
- Tom zeminden bir şey toplamak için eğildi.
My hobby is collecting insects.
- Benim hobim böcek toplamaktır.
We examined the following magazines to collect the data.
- Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
Tom crushed the sheet of paper up into a ball and threw it across the room.
- Tom kağıdı bir top gibi kırıştırdı ve odanın içinde fırlattı.
The Jabulani is the official match ball of the 2010 FIFA World Cup.
- Jabulani, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın resmi maç topudur.
Gathering information is one of the essentials of travel.
- Bilgi toplamak, gezinin temellerinden biridir.
We have to gather information.
- Biz bilgi toplamak zorundayız.
She stopped picking daisies.
- O, papatya toplamaktan vazgeçti.
Are the cherries ripe enough to pick?
- Kirazlar toplamak için yeterince olgun mu?
It is easy to add numbers using a calculator.
- Hesap makinesi kullanarak sayıları toplamak kolaydır.
Adding up numbers is very uplifting.
- Sayıları toplamak çok mutlu edicidir.
The first human cannonball was a 14-year-old girl called Zazel.
- İlk insan top güllesi Zazel adlı 14 yaşında bir kızdı.
This church was destroyed by cannon fire.
- Bu kilise top ateşiyle yıkılmıştı.
He was in charge of the fundraising efforts.
- O, bağış toplama çabalarından sorumluydu.
Tom twisted the knob and opened the door.
- Tom topuzu çevirdi ve kapıyı açtı.
Tom turned the knob and pushed the door open.
- Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti.
The first human cannonball was a 14-year-old girl called Zazel.
- İlk insan top güllesi Zazel adlı 14 yaşında bir kızdı.
The ball rolled across the road.
- Top, yolun karşısına yuvarlandı.
The ball rolled on the ground towards me.
- Top yerde bana doğru yuvarlandı.
Mary did her hair in a bun.
- Mary saçını topuz yaptı.
She wears her hair in a bun.
- O, saçını topuz yapar.
The guns thundered away all night.
- Toplar bütün gece gümbürdedi.
Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.
I've got to pack for the trip.
- Yolculuk için eşyalarımı toplamak zorundayım.
They gave me 3 days to pack my bags.
- Onlar valizlerimi toplamak için bana 3 gün verdiler.
He went abroad to raise fund for the project.
- Projeye kaynak toplamak için yurt dışına gitti.
The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
- Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
His kite got caught at the top of the tree.
O, tepenin üst kısmında yaşıyor.
- He lives at the top of the hill.
Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.
- The wind blew harder yet when we reached the top of the hill.
Dağın tepesine ulaşmayı başardım.
- I succeeded in reaching the top of the mountain.
Biz değişik başlıklarda konuştuk.
- We talked about various topics.
Fuji
We climbed to the top of Mt. Fuji.
O, tepeye ulaşamayacak kadar çok kısa.
- She's too short to reach the top.
En üst katta bir restoran var.
- There is a restaurant on the top floor.
Şirketin en üst kademesinde olmak istiyorum.
- I want to be at the top of the company.
O en yüksek hızda sürüyor.
- He is driving at top speed.
Aziz Benedict ilk manastırı Monte Cassino'nun tepesinde kurdu.
- St. Benedict established his first monastery on top of Monte Cassino.
Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.
- The pledge to stop smoking cigarettes ranks among the top ten New Year's resolutions year after year.
Tom, kendi sınıfında zirveye yakın mezun oldu.
- Tom graduated near the top of his class.
Mt.Fuji'nin zirvesine tırmandım.
- I climbed to the top of Mt. Fuji.
Her top is a blue baggy.
Biraz pahalı olsalar bile, ben daime en iyi ürünleri satın alırım.
- I always buy a top quality product even if it is slightly more expensive.
Tom en iyi mühendislerimizden biri.
- Tom is one of our top engineers.