Birçok Amerikalı altın standartı istedi.
- Many Americans wanted a gold standard.
Bu ülkede adalet biraz çifte standartlıdır: fakirlerin adaleti ve zenginlerin adaleti.
- Justice in this country is a bit of a double standard: there is the justice of the poor and the justice of the rich.
Onun işi standartlara uygun değil.
- His work is not up to standard.
Bizim standardizasyona ihtiyacımız var.
- We need standardization.
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Bu fabrika parçalardan bitmiş ürünlere kadar ölçünlenmiş entegre üretim sistemi kullanmaktadır.
- This factory uses an integrated manufacturing system standardized from parts on through to finished products.
Güzellik için tek bir ölçüt yoktur.
- There is no one standard for beauty.
Güzellik için tek bir ölçüt yoktur.
- There is no one standard for beauty.
... my wounds from having been beaten by John McCain, all right. I was not the standard ...
... The Standard Model ...