Aksine kanıt olmadığı için herkes onun hikayesine inanıyor.
- Everyone believes his story since there is no evidence to the contrary.
Aksine eğer size yazmazsam, pazar günü sizi ziyaret edeceğim.
- I'll visit you on Sunday, if I don't write you to the contrary.
Yeni kontratı Tom'a imzalattım.
- I got Tom to sign the new contract.
Bir kontrat yapmamız gerekiyor.
- We need to have a contract.
Resim bunun aksine renkli.
- The picture is colorful in contrast with this one.
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
- Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
ABD'nin zenginliği genellikle gelişmemiş ülkelerin fakirliği ile karşılaştırılır.
- The affluence of the United States is often contrasted with the poverty of undeveloped countries.
Ne var ki aksi de her zaman doğrudur.
- And yet, the contrary is always true as well.
Resim bunun aksine renkli.
- The picture is colorful in contrast with this one.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.