Uçağa binmeden önce her zaman gergin olurum.
- I am always tense before I get on an airplane.
En heyecanlı anda herkes çok gergin görünüyordu.
- In the most thrilling moment, everyone looked very tense.
Çin ve Japonya arasındaki ilişkiler son zamanlarda gergin olmuştur.
- Relations between China and Japan have been tense recently.
Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
Öğretmen çocukları, yaramazlık ettiklerinde ya da çarpım tablolarını ezbere okuyamadıklarında döverdi.
- The teacher caned the children if they misbehaved or were unable to recite their times tables.
Onu gördüğüm her an kalbim hızlı çarpıyor.
- My heart beats fast each time I see her.
O zaman Japonya'da demiryolları yoktu.
- There were no railroads in Japan at that time.
O zaman Japonya'da hiç demir yolu yoktu.
- There were no railroads at that time in Japan.
Mary odada iken, Tom her zaman gergin hissettiğini söylüyor.
- Tom says that he always feels tense when Mary is in the room.
Washington'daki atmosfer çok gergin oldu.
- The atmosphere in Washington became very tense.
Hükümetin mali durumu sıkıntılı.
- The government's financial situation is tense.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
- Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
Diaoyu adaları çok eski çağlardan beri Çin toprağı olmuştur.
- The Diaoyu Islands have been Chinese territory since ancient times.
Dün akşam iyi bir vakit geçirdim.
- I had a good time last evening.
O, yarın bu vakitte Londra'da olacak.
- He will be in London at this time tomorrow.
Ne zaman geri döneceksin?
- What time will you be back?
Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
- Some read books just to pass time.
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
- Tom's meeting with his boss was very tense.
The basic tenses in English are present, past, and future.
... BEHIND ME IS THE SCENE OF A TENSE DOWNTOWN STAND-OFF. ...