الإنجليزية - التركية
تعريف to support by a yearly allowance في الإنجليزية التركية القاموس.
- pension
- {i} emekli maaşı
Büyük babam bir emekli maaşı ile yaşıyor.
-My grandfather is living on a pension.
Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.
-The old man lives on his pension.
- pension
- {i} emeklilik
Singapur'un Merkez Fonu emeklilik sağlar.
-Singapore's Central Fund provides pensions.
Küçük emeklilik maaşıyla yaşamak, onun için zordur.
-It's hard for him to live on his small pension.
- pension
- emekli aylığı
O, küçük bir emekli aylığıyla yaşıyor.
-She lives on a small pension.
Şirket, hayatını idame ettirmesi için, ona yetecek kadar bir emekli aylığı bağladı.
-The company gave him enough pension to live on.
- pension
- {f} emekli etmek
- pension
- emekli maaşı vermek
- pension
- {f} emekli aylığı vermek, aylık bağlamak
- pension
- aylık bağlamak
- pension
- {i} emekli aylığı/maaşı
- pension
- emekli aylık
- pension
- {f} emekliye sevketmek
- pension
- {i} pansiyon
- pension
- {i} yatılı okul
- pension
- emekliye sevk et
- pension
- pension off emekli aylığı bağlayıp işten çıkarmak
- pension
- pansiyon ücreti
- pension
- {i} konaklama hizmetleri (otel)
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف to support by a yearly allowance في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {v} pension
to support by a yearly allowance
الواصلة
to sup·port by a year·ly al·low·anceالتركية النطق
tı sıpôrt bay ı yîrli ılauınsالنطق
/tə səˈpôrt ˈbī ə ˈyərlē əˈlouəns/ /tə səˈpɔːrt ˈbaɪ ə ˈjɪrliː əˈlaʊəns/
Resimler
المفضلات