Sadece biraz barış ve sessizlik istiyorum.
- I just want some peace and quiet.
Bütün istediğim huzur ve sessizlik.
- All I want is peace and quiet.
Sakin bir ülkede yaşamak istiyorum.
- I would like to live in the quiet country.
Anne ağlayan bebeğini sakinleştiriyordu.
- The mother was quieting her crying baby.
Sessiz ol, yoksa bebek uyanacak.
- Be quiet, or the baby will wake up.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Calvin Coolidge sessiz ve sade görünümlüydü.
- Calvin Coolidge was quiet and plain-looking.
Sessiz olmamı istiyorsan, sadece iste.
- If you want me to be quiet, just ask.
Tom'dan daha huzurluyuz
- We're quieter than Tom.
Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.
- Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.