to soothe; to calm

listen to the pronunciation of to soothe; to calm
الإنجليزية - التركية

تعريف to soothe; to calm في الإنجليزية التركية القاموس.

gentle
{s} yumuşak ve nazik
gentle
{s} kibar

Sir Harold kibar bir İngiliz beyefendisi. - Sir Harold is a fine English gentleman.

Mary bebek kız kardeşine karşı çok kibardır. - Mary is very gentle with her baby sister.

gentle
nezaket
gentle
şefkat

Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi. - Tom is a loving and caring gentleman.

gentle
aheste
gentle
mülayim
gentle
halim
gentle
hafif

O, kapıyı hafifçe itti. - She gave the door a gentle push.

gentle
yavaş

Tom, Mary'yi yavaşça itti. - Tom gave Mary a gentle push.

gentle
tatlı
gentle
nezaketle
gentle
tatlılıkla
gentle
{s} yumuşak

Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu. - She spoke to the children in a gentle voice.

Uzun kara kış sonunda bitti ve yerini yumuşak ılıman bahara bıraktı. - The long cruel winter at last came to an end, giving place to a gentle warm spring.

gentle
{s} hoşgörülü

Yaşlandıkça, daha hoşgörülü oldu. - As he grew older, he became gentler.

gentle
{s} meyli çok az (yokuş)
gentle
şefkatle
gentle
gentlenesstatlılık
gentle
ıIımlı
الإنجليزية - الإنجليزية
gentle
to soothe; to calm
المفضلات