to somebody

listen to the pronunciation of to somebody
الإنجليزية - التركية
birini

Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun - You live next to somebody I work with.

birine

Çek birine para ödeme yöntemidir. - A check is a method of paying money to somebody.

Bunu başka birine söyle. - Tell it to somebody else.

birisi

Birisi beni dışarı çıkarsın. İçeride kilitli kaldım. - Let me out, somebody. I'm locked in.

Merdivenlerden yukarı gelen birisi var. - There's somebody coming up the stairs.

{i} biri

Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı. - As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.

Birinin bağırdığını duyduk. - We heard somebody shout.

to them
onlara

O, onlara karşı çok nazikti. - He was very kind to them.

O, uzun süredir onlara yazmadı. - He hasn't written to them in a long time.

somebody
bir kimse
to me
bana göre

O, bana göre üç yıl kıdemli. - She is senior to me by three years.

Sen bana göre her şeysin. - You are everything to me.

to you
sana

Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver. - Allow me to introduce Mayuko to you.

Bu kitap sana epey faydalı olabilir. - This book may well be useful to you.

to us
bize

Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik. - We demanded that he explain to us why he was late.

Tom bize yazacağını söyledi. - Tom said he would write to us.

important person
ağır top
to it
ona
to someone
birini

Tom tanımadığı birinin yanında oturdu. - Tom sat down next to someone he didn't know.

to you
size

Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir. - You have only to ask for it and it will be given to you.

Ne yapılacağı size kalmış. - What to do is up to you.

somebody
önemli birisi
to someone
birine

Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz. - In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.

Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen, bu söylem hiç bir şey ifade etmeyecek. - If you say this to someone whose plane is going to crash, this phrase is not going to mean anything.

somebody
{i} kimisi
to it
o
to me
bendene
to this
Bunun

Bunun için anahtarınız var mı? - Do you have the key to this?

Bunun için görünenden daha fazlası varsa, umarım bana söylersin. - If there's more to this than meets the eye, I hope you'll tell me.

to you
senine
to you
sizlerin
to your
için
important person
önemli kimse
somebody
{z} biri, birisi, bir kimse: Somebody telephoned you. Biri sana telefon etti. i., k.dili. önemli biri, hatırı sayılır biri
somebody
{i} şahsiyet
somebody
hatırı sayılır kimse
somebody
{i} önemli kimse

Ben önemli kimseyim ve önemliyim. - I am somebody and I am important.

somebody
büyük şahsiyet
somebody
{i} bazısı
somebody
{i} kimse

Fransızca anlayan kimseyi arıyorum. - I'm looking for somebody who understands French.

O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil. - He thinks he is somebody, but really he is nobody.

to her
ona
to him
ona

Ona beş dolar ödedim. - I paid five dollars to him.

Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz. - You may as well say it to him in advance.

to someone
hatır için as a favor
to this
buna

Sonunda buna alışacağımdan oldukça eminim. - I'm pretty sure I'll get used to this eventually.

Buna alışabildiğimi düşünüyorum. - I think I could get used to this.

to somebody

    الواصلة

    to some·bo·dy

    التركية النطق

    tı sʌmbıdi

    النطق

    /tə ˈsəmbədē/ /tə ˈsʌmbədiː/

    فيديوهات

    ... people can believe that it's you and not somebody else ...
    ... you, making $20 million a year, to pay a lower tax rate than a nurse or a bus driver, somebody ...
المفضلات