to somebody

listen to the pronunciation of to somebody
الإنجليزية - التركية
birini

Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun - You live next to somebody I work with.

birine

Bunu başka birine söyle. - Tell it to somebody else.

Çek birine para ödeme yöntemidir. - A check is a method of paying money to somebody.

birisi

Birisi telefona cevap verebilir mi? - Can somebody answer the phone?

Onun bir gün birisi olacağından eminim. - I'm sure he's going to be somebody someday.

{i} biri

Birinin bağırdığını duyduk. - We heard somebody shout.

Biri bu tabağı kırdı. - Somebody has broken this dish.

to them
onlara

O, uzun süredir onlara yazmadı. - He hasn't written to them in a long time.

Onlar gitmeden önce onlara hoşça kal demeye git. - Go say goodbye to them before they leave.

somebody
bir kimse
to me
bana göre

O bana göre iki yıl kıdemli. - She is senior to me by two years.

Sen bana göre her şeysin. - You are everything to me.

to you
sana

Sana hikayeyi kim anlattı? - Who told the story to you?

Kanatlarım olsa, sana uçarım. - If I had wings, I would fly to you.

to us
bize

Bay Hasimoto bize karşı adil. - Mr. Hashimoto is fair to us.

Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik. - We demanded that he explain to us why he was late.

important person
ağır top
to it
ona
to someone
birini

Tom tanımadığı birinin yanında oturdu. - Tom sat down next to someone he didn't know.

to you
size

Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış. - It is up to you to apply for the job.

Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım. - I will write to you as soon as I can.

somebody
önemli birisi
to someone
birine

Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz. - In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.

Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme. - Don't lend money to someone who can't have a morning erection.

somebody
{i} kimisi
to it
o
to me
bendene
to this
Bunun

Bunun için görünenden daha fazlası varsa, umarım bana söylersin. - If there's more to this than meets the eye, I hope you'll tell me.

Tom hâlâ hayatta olsaydı bugün nasıl görünürdü?Aşağıdaki fotograf kullanımı, bunun bir cevabını bulmaya çalışıyor. - How would Tom look today if he were still alive? The following photomanipulation attempts to find an answer to this.

to you
senine
to you
sizlerin
to your
için
important person
önemli kimse
somebody
{z} biri, birisi, bir kimse: Somebody telephoned you. Biri sana telefon etti. i., k.dili. önemli biri, hatırı sayılır biri
somebody
{i} şahsiyet
somebody
hatırı sayılır kimse
somebody
{i} önemli kimse

Ben önemli kimseyim ve önemliyim. - I am somebody and I am important.

somebody
büyük şahsiyet
somebody
{i} bazısı
somebody
{i} kimse

O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil. - He thinks he is somebody, but really he is nobody.

Ben önemli kimseyim ve önemliyim. - I am somebody and I am important.

to her
ona
to him
ona

Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz. - You may as well say it to him in advance.

Ona beş dolar ödedim. - I paid five dollars to him.

to someone
hatır için as a favor
to this
buna

Buna alışkın değilim. - I'm not used to this.

Buna alışabildiğimi düşünüyorum. - I think I could get used to this.

to somebody

    الواصلة

    to some·bo·dy

    التركية النطق

    tı sʌmbıdi

    النطق

    /tə ˈsəmbədē/ /tə ˈsʌmbədiː/

    فيديوهات

    ... Somebody has got to pay for it. ...
    ... to somebody like they're not a citizen, I don't want ' I don't want to empower ...
المفضلات